Merve Ünsal United Visual Artists kurucusu Matt Clark ile Borusan Contemporary’deki sergileri üzerine konuştu.
MERVE ÜNSAL
merve.unsal@gmail.com
Merve Ünsal: Kolektif olarak yaklaşık yirmi yıldır zamansallık ve dünyaya dair dönüşen algılar üzerine çalışıyorsunuz, belki de bu kavramların hiç olmadığı kadar değişip durduğu bir dönemde… Bu uğraşınız sizin çalışma metotlarınız ve yaklaşımınız çerçevesinde nasıl bir anlam taşıyor? Böylesine hızla değişen konularla ilgilenirken sanatsal bir duyarlılığı nasıl sürdürüyorsunuz?
Matt Clark: Özellikle iletişim kurma ve bilgiyi paylaşma yollarımız düşünüldüğünde son yirmi yıldır çok şey değişti. Dijital teknolojiler, endüstrileri kısa süre içerisinde ters yüz ettiler ve dünyanın politik ve sosyal manzarasını asla hazır olmadığımız biçimlerde bozguna uğrattılar. Değişimin hızına ayak uydurmak zor ve hangi kaynakların güvenilir olduğunu bilmek kolay değil. Bununla beraber, yeni teknolojilerin benimsenmeleri işlediğimiz konular bağlamında verimli bir zemin yaratıyor; sanatı üretmek ve paylaşmak için yeni yollar öneriyor. Dolayısıyla, kabul ettiğimiz ve deneyimlemeye devam ettiğimiz değişimlerin hem artıları ve hem de eksileri var.
MÜ: Çalışmalarınız oldukça araştırma odaklı ve pek çok farklı disiplini içinde barındırıyor. Araştırmalarınızı nesnelere ve deneyimlere nasıl çeviriyorsunuz? Maddesellikle nasıl başa çıkıyorsunuz?
MC: Yalnızca entelektüel seviyede anlaşılması zor olan konulara kendimi yakın hissetme eğilimim var, neredeyse betimlenemez konular bunlar. Dolayısıyla UVA’nın (United Visual Artists) işleri zaman içinde daha iyi keşfedilebiliyor. Bu işlerde ışığın, sesin ve hareketin kullanımı zamanla gözler önüne seriliyor ve ortaya dökülen kavramlar anlaşılabilir şeyleri açığa çıkarıyor.
Çok geniş bir malzeme paletiyle çalışıyoruz; somut şeyler, ışık ve ses gibi somut olmayan şeyler... Fiziksel materyaller, maddi olmayan araçlarla mekânı büyütmemize izin veren enstrümanlar ve çerçeveler üretmek için kullanılıyor.
United Visual Artists, Etimolojiler, 2022.
MÜ: Etimolojiler’de metni bir form olarak ele alıyorsunuz ve bir bakıma ifadenin yetersiz kalmasına neden olan metinlerle uğraşıyorsunuz. Bu çalışmada zekanın ve yazarlığın farklı biçimlerinin sınırlarını zorlamayı mı öngördünüz?
Matt Clark, fotoğraf: Ann-Ray
MC: Etimolojiler serisi örüntüler arayan beyinlerimizin ister istemez, dizilimlerinin ardında herhangi bir amaç veya anlam olmasa bile kelimeler arasında otomatik olarak nasıl bağlantılar kurduğunu keşfediyordu. Sürekli dönüşen metin kompozisyonları yaratmak için Markov Zinciri isimli bir bilgisayar algoritması kullanıyoruz. Markov Zinciri bilgi motiflerini belirli olasılık kurallarına göre bir konumdan diğerine aktaran matematiksel bir sistemdir. Kelimelerin anlamlarını bilmez ancak onları daha uzun metinlerde tekrar eden karakter örüntülerine göre analiz edip yeniden sıralayabilir. Bu son seride Sigmund Freud ve Carl Jung’un tüm eserlerini algoritmanın üzerinde çalıştığı bir veri tabanı olarak kullandık. Yani yazarın eserlerine dair bir hissiyat yakalayabiliyorsunuz ancak ortaya çıkan metin formları çoğunlukla anlamsız; hatta mevcut kelimelerden yeni kelimeler uyduruyor. Sonuçta izleyen, gözlerinin önünde akan örüntülere anlam yükledikçe eserin yazarı haline geliyor.
MÜ: Gerçek zamanlı bilgi pandemiden sonra başka bir anlam taşıyor. Şimdiki Zaman Şoku’nda burada olmanın ne anlam taşıdığıyla ilgileniyorsunuz. Sanatçılar olarak çalışmalarınızda kendi varlığınız ve izleyicinin varlığı arasında, bu varoluşlar kesişirken ve muhtemelen birbirinden biçim yönünden ayrışırken, nasıl bir müzakere kuruyorsunuz?
MC: Çalışmalarımızın çoğu bir dikkat dağınıklığı çağında yaşamaya cevaben üretildiler. Yerleştirmelerimiz gündelik yaşamın çılgınlığından uzakta derin düşünme için alanlar yaratmak üzere oluşturuldular. Biz izleyicilerin ürettiğimiz fikirler ve mekânlar üzerine neredeyse meditasyona dalmalarını istiyoruz sonrasında da kendi düşünceleri ve duygularıyla birlikte anda kalmalarını arzu ediyoruz.
Zira izleyenleri bilinçli olarak şaşkına çevirmeyi amaçlayan Şimdiki Zaman Şoku gibi başka işlerimiz de var. Sergideki işler dikkat dağınıklığı spektrumunun her iki ucuna da dokunuyor.
United Visual Artists, Ufuk Noktası 3:1 #3, 2022.
MÜ: İşlerinizde uyum, motifler ve estetiğin doğasına ilişkin buna benzer başka kavramlar karşımıza çıkıyor. Çalışmalarınızda muntazamlık ve kaotiklik arasında kurduğunuz ilişkiyi merak ediyorum. Estetiğin alanı içinde kaotik konularla çalışırken ortaya çıkan gerilimlerle nasıl başa çıkıyorsunuz? Bir başka deyişle, bilgi ve bilginin idraki estetik seçimlerinizi nasıl etkiliyor?
MC: Bir yandan içinde çalışmak için görece katı çerçeveler yaratıyoruz ancak işlerimizin nasıl dinamik biçimde açıldıklarını belirleyen bir rastlantısallık öğesi de mevcut. İşlerimize çeşitli temsil kapasiteleri atfetmekle ilgileniyorum, bu tercih izleyicilerin işlerle daha uzun süre ilgilenmelerini sağlıyor çünkü insanlar izledikleri örüntüleri anlamayı ve problem çözmeyi severler.
Tamamen kontrol edebildiğimiz çok az şey var, özellikle doğal veya biyolojikse. Kavramsal olarak Kaosun Eşiği bu akıl yürütmenin altını çiziyor. Evet etrafımızdaki dünyayı bir nebze de olsa etkileyebiliriz ancak kontrol etmeye çalışmak yararsız bir uğraş ve genellikle hüsranla sonuçlanıyor.
YAZAR HAKKINDA
Merve Ünsal İstanbul’da yaşayan bir görsel sanatçıdır. Üretiminde metin ve fotoğrafı alışılagelmiş biçimlerinin ötesinde kullanır. Ünsal sanatçılara odaklanan online yayın inisiyatifi m-est.org’un kurucu editörlüğünü yapmaktadır.